Gözümün gördüğü acılar.
- gizemakcakaya
- 20 Ağu 2024
- 1 dakikada okunur

Halbuki ben gözlerimin acı çektiği sahneler hatırlıyorum. Gözümün gördüğü acıyla yere yığıldım anlar. Basbayağı göz organımın da acı çekebildiğini fark ettiğim anlar.
Acıyı yaratanın zihnim mi, tutunma - bağlanma şeklim mi, zavallı kalbim mi hiç bilincinde olmadığım bir farkındalık düzeyi.
Mesela anneme yerde salonun ortasında kalp masajı yapılıyor, damardan adrenalin veriliyor. O esnada ağzından çıkan sıvıları temizliyor, üzerini örtmek için dolaptan çarşaf seçiyor ve sonrasında çenesine tülbent bağlıyorum. Bedenini öylece siyah bir poşete tıkıştırmalarını izliyorum.
Acı kavramı birbirine giriyor. Organları açıyor insanın. Kimse seninle ‘zihnin ızdırap yaratıyor yalnız tatlım şu an’ gibi şeyler konuşmuyor yanına gelip.
İşte sonrası daha sakin geçiyor. İnsan göz organıyla çektiği acıyla, zihninin / egosunun yarattığı ızdırabı ayırt edebilmeye başlıyor. Belki!
Ayırt edince ayrışıyor. Ve kartopu gibi eriyor aşkın ızdırabı, farkındalığının sıcağında. Kendiliğinden…
Acısında şenlik yaratmayı bilenler hatırlasın ki; evet acı vardır. Hep olsun keza.
Ama bilinsin ki gözbebeklerine kadar acı çektiğin yerde zihnin yarattığı ızdıraba yer de zaman da kısıtlıdır.

Yorumlar